Türkiye’de çelik yapılar bir süredir çıkışta. TUCSA, Türk Yapısal Çelik Derneği’nin buna katkısı büyük. Eskiden endüstri yapıları, stad çatıları ve köprüler ile sınırlı olan çelik yapı stoğumuz, başka yapı tiplerine özellikle mimari yapılara sıçramış durumda. Cesaretimiz arttı. Bir çok problem çözüm bekliyor ama mimarlar, mühendisler, işverenler, tümünün çeliğe bakışında bir fark var artık.

Türk uygulama firmalarının ve buna bağlı olarak tasarımcıların uzun yıllardır yakın yurtdışı projelerinde kazandığı tecrübelerin buna büyük katkısı olduğunu görüyorum. 2007 deprem yönetmeliğimizde yapısal çeliğe önemli yer verilmesi de buna büyük katkı sağladı. Bir teknik yayının mühendisin kendi dilinde olması büyük fark yaratıyor. 22 yıllık kariyerinin yarısını ABD’de geçirmiş biri olarak benim için bile Türkçe mühendislik yapmak, okumak, ilerletmek çok ayrı bir yerde. Ana dilde teknik ve analitik düşünmenin ve çözümlemenin beynin çalışma şekline daha uygun olduğunu düşünüyorum. Güncellenen çelik yapı tasarım standardımızın 2016’da yürürlüğe girmesi, yapısal çelik kullanımını ve tasarım, uygulama kalitesini olumlu etkileyecek.

Ulusal Çelik Yapı Ödülleri, yapısal çelik kullanımının ülkede ödüllendirilerek farkındalığının arttırılması için gerçekten özel bir katkı sağlıyor. TUCSA tarafından düzenlenen 17. Yapısal Çelik Gününde verilen ödülde bu sene ben de Jüri’deydim. Çok çeşitli ve challenging yapılar yaptığım çelik yapı tasarım kariyerimin verdiği tecrübe ve tasarım bakışını yansıtmaya çalıştım Jüride. Ödüle yapılan başvuruların hepsi çok değerli. Özellikle birinciliğe layık gördüğümüz ve Avrupa çelik yapı yarışmasına Türkiye’yi temsilen gönderilecek Robert College Murat Karamancı Öğrenci Merkezi’nin yeri benim için çok ayrıydı. Ama başvuru sayısı ve tüm tasarımların ortalama kalitesi olarak çok yol katedilmesi gerektiğini de gösterdi. Hem tasarım hem de uygulamada kalite ve yerleşik standartlar konusunda ciddi sıkıntılar devam etmekte.

https://www.tucsa.org/tr/etkinlikler_yarismalar_ulusal_celik_yapi_odulleri.aspx

Türk Mühendisleri olarak 3 boyutlu tasarım programlarında modelleme yetimizin iyi olduğu aşikar. Fakat iyi olduğumuz konu mühendislik tasarımı ya da yapısal mühendislik değil, imalat mühendisliği. Yani imalata dönük modelleme, detaylama ve çizim. Halen müteahhitliği Türk şirketler tarafından yapılan bir çok önemli bölge yapısının mühendislik tasarımı yurtdışından geliyor. Biz de daha çok bu tasarımların ne kadar yetersiz olduğundan şikayet edip, sızlana sızlana bunları detaylıyor ve daha uygulanabilir hale getiriyoruz. Sızlanmak yerine o ilk tasarımın bizden gelmesi için ne yapmamız gerektiğini çalışmak ve imalat mühendisliği yetimize bir de tasarım mühendisliği, kreatif mühendislik yetimizi katmak, bu yönümüzü geliştirmemiz gerekiyor. Bu olursa yapılan çelik yapı sayısı da artacak, dünyada bu konudaki söz sahipliğimiz de. ATTEC olarak duruşumuz ve çalışmalarımız bu yönde. Hal-i hazır ve gelişmemizi buna adapte ettik.

Genel durum, İTÜ’den 1995’de çelik yapılar dalında tez vererek mezun olduğumdakinden çok farklı olsa da Türkiye verileri yapısal çeliğin kullanımının toplamda %4 gibi bir oranda olduğunu yansıtıyor. Betonarmeye göre çok az bir rakam. Fakat artıştan umutlanmak için çok sebebimiz var. Çok çalışmalıyız. Akıllı çalışmalıyız.

YAZAR HAKKINDA

Ahmet Topbaş: ATTEC'de kurucu ve yönetici. İTÜ İnşaat Fakültesinden sonra Georgia State Universitesi'nde MBA ve Columbia Universitesi'nde İnşaat Yüksek Mühendisliği okudu. 22 senelik mühendislik deneyiminin yarısı ABD'de geçti. Professional Engineer, PE, yetkin mühendislik lisansı sahibi. İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde lisans ve yüksek lisans derslerinde danışman öğretim görevlisi olarak katkıda bulunuyor. Öğrenme, Yüzme, Gezme, Müzik ve Sinema tutkunu. Snowboard ve bilimum başka şeyi bir gün çocuklar büyüyünce daha çok yapacak.